13 Mart 2009 Cuma

OYUNUN ADI KÖŞE KAPMACA, KAYBEDEN İSE YOK



Süper Lig’de 24. haftaya girdik. Son olarak Galatasaray teknik direktörü Skibbe’nin kovulmasıyla, Turkcell Süper Lig’de istifa eden veya kovulan teknik adam sayısı 15’e ulaştı. Hoca konusunda bir sirkülasyon içerisinde olduğumuz su götürmez bir gerçek. Ancak problem dönüşümdeki isimlerin hep aynı olması.

Süper Lig’de haftalar ilerliyor, haftalar ilerledikçe teknik direktör kıyımı artıyor. Futbolumuzun, hoca konusunda sirkülasyon içinde olduğu su götürmez bir gerçek; ancak işin ilginç yanı dönüşümdeki isimlerin hep aynı olması. Teknik direktörlerimiz sürekli işlerinden kovuluyorlar fakat iş bulma konusunda sıkıntı çekmiyorlar. Yöneticiler bazen başka yerde aramaları gerektikleri başarısızlığı antrenörlerde bulabiliyorlar. Geçen sezon, 18 takımın 34 teknik direktör değiştirmesi bu durumu net bir şekilde açıklıyor. Bu sezon da geride bıraktığımız 23 hafta içerisinde 15 kez antrenör değişikliği yaşandı. Sürekli yeni soluk peşinde olan takımlar hep bilindik isimlerle çalışmayı tercih ediyorlar. Bu durumu Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın taraftar memnuniyetine ne kadar önem verdiğini belirten şu demeci özetliyor: “Şehir takımı taraftarları, takımlarının başında isimsiz antrenör istemiyor”. Burada kullanılan “isimsiz” sıfatı; tanınmayan, şöhreti olmayan anlamına geliyor. Peki isim yapmış, tanınan antrenör ülkemizde nasıl bu mertebeye ulaşıyor? Kariyeriyle mi? Elbette hayır…

İtalya’da federasyonun koyduğu kural gereği bir antrenör bir sezonda bir takım çalıştırabiliyor. Ayrıca takımlar, sezon ortasında gönderdikleri teknik adamın parasını sezon sonuna kadar ödemek zorunda. Bu sistem, takımların antrenör seçimi konusunda daha titiz olmalarını sağlıyor. Ülkemizde ise böyle bir sistemden bahsetmek mümkün değil. Özellikle yerli antrenörler, kovuldukları takımdan tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânıdır misali tazminatlarını almıyorlar. Ekmek kapısı olarak gördükleri kulüplerle bir nevi çıkar ilişkisi içerisindeler. 18 yılda 19 takım çalışma başarısını(!) gösteren Anadolu takımlarının Süpermen’i Yılmaz Vural, geçtiğimiz aylarda FourFourTwo dergisindeki röportajında bugüne kadar yalnızca Bursaspor’dan tazminat aldığını belirtti. Tazminat konusunda yabancı antrenörler daha hassas davranıyorlar. Beşiktaş tarafından kovularak prestij kaybına uğrayan Vicente Del Bosque bunun en güzel örneği. Del Bosque, yerli antrenörlerin cesaret edemediğini yaparak sözleşmesi gereği hakkı olan 8 milyon Euro’luk tazminatını alarak ayrıldı ülkemizden.

Kovulan veya işsiz kalan teknik direktörlerimiz, hemen potansiyel kovulma tehlikesi olan antrenörlerin kovulmalarını bekliyorlar. Çünkü kovulan antrenörün yerine, takım “isim yapmış” bir antrenör getireceğinin farkındalar. Bazen antrenörlerin birbirlerinin kuyularını kazdıkları bile söylenebiliyor. Üç sezon önce Rize’yi son haftalarda düşmekten kurtaran Güvenç Kurtar, bir sezon sonraki 5. haftada gönderildikten sonra Rıza Çalımbay’ın kendisinin kuyusunu kazdığını iddia etmişti. Rıza Çalımbay Güvenç Kurtar’ın senaryosunu jet hızıyla yalanlarken, Rizespor’un Saffet Susiç’le anlaşması Rıza Hoca’yı haklı kılıyordu. Kuyu kazmada bir sıcak örnek de bu sezon yaşandı. Yayıncı kuruluşta, sezona iyi bir başlangıç yapan Ertuğrul Sağlam’lı Beşiktaş’ın maçlarını yorumlayan Mustafa Denizli, sürekli Beşiktaş’ın kadrosunun çok kaliteli olduğunu, fakat bunun kullanılamadığını dile getiriyordu. Son olarak İstanbul B.Ş. Bld. maçını yorumlayan Denizli, maçı yorumlamayı bırakıp Beşiktaş’ın nasıl gol yiyebileceğinin hesaplarını yapıyordu. Nitekim Mustafa Denizli emellerine ulaştı ve Ertuğrul Sağlam’dan boşalan yere getirildi.

Sezon sonunda veya ortasında kovulan antrenörün kovulduktan sonra hangi takımı çalıştıracağının hesabını yapmasını, mevcut takımı çalıştıran antrenörün arkasından lobi yürütmesini bir nevi köşe kapmaca oyununa benzetmek mümkün. Üstelik kaybedenin olmadığı bir oyun… Nasıl mı? Antrenörlerimizin çalıştırdıkları takım sayısına bakarak kaybedenin olmadığını görmek pek mümkün…

YILMAZ VURAL(19) : Malatyaspor, Antalyaspor, Bursaspor, Samsunspor, Bursaspor, Gaziantepspor, Eskişehirspor, Sarıyer, Trabzonspor, Gençlerbirliği, Konyaspor, Çanakkale Dardanelspor, Denizlispor, Diyarbakırspor, Adanaspor, Çaykur Rizespor, Ankaragücü, Vestel Manisaspor, Kocaelispor.
ÜMİT KAYIHAN(13) : Karşıyaka, Göztepe, Altay, Denizlispor, Antalyaspor, Adanaspor, Diyarbakırspor, Erzurumspor, Ankaragücü, Bursaspor, Malatyaspor, Kocaelispor, Denizlispor.
GÜVENÇ KURTAR(12) : Darıca Gençlerbirliği, Kocaelispor, Zeytinburnuspor, Eskişehirspor, Petrolofisi, Sarıyer, Diyarbakırspor, Elazığspor, A.Sebatspor, Çaykur Rizespor, Denizlispor, Bursaspor.
HİKMET KARAMAN(10) : Kocaelispor, Zeytinburnuspor, Erzurumspor, Çaykur Rizespor, Adanaspor, Kayserispor, Ankaragücü, Malatyaspor, Ankaragücü, Malatyaspor, Ankaraspor, Antalyaspor.
ERDOĞAN ARICA(9) : Çanakkale Dardanelspor, Göztepe, Samsunspor, Gaziantepspor, Malatyaspor, Gençlerbirliği, Bursaspor, Çaykur Rizespor, Hacettepe

EN KIDEMLİ 8 HOCA

BÜLENT UYGUN:79 hafta
ABDULLAH AVCI:57 hafta
TOLUNAY KAFKAS:57 hafta
ERSUN YANAL:48 hafta
LUİS ARAGONES:23 hafta
AYKUT KOCAMAN:23 hafta
RIZA ÇALIMBAY:23 hafta
GİRAY BULAK:19 hafta


Alternatif İstikrar Örnekleri

Dört büyüklerimizin son 22 yılını incelediğimizde Fenerbahçe 29, Trabzonspor 28, Galatasaray 17, Beşiktaş ise 15 teknik direktörle çalışmış. Neden mi son 22 yıl. Geçtiğimiz kasım 23. Yılını kutladı Sir Alex Ferguson. Aynı süre içerisinde 4 büyüklerimizin toplam çalıştığı isim sayısı 89. Futbolda istikrarın sembolü haline gelen Alex Ferguson 23 yılda Manchester United’a sayısız zaferler kazandırdı. Fakat kazanılan başarıların onun için pek de kolay olduğunu söyleyemeyiz.

Alex Ferguson, Manchester United’ın başına geçtiğinde takım, 19 yıldır şampiyonluk hasretiyle yanıp tutuşmaktaydı. Üstelik sorunlar başarısızlıklarla da bitmiyordu. Hillsbrough faciasından önce İngiliz futbolunda tavan yapan holiganizm, Manchester United’a da dert oluşturuyordu. Ferguson başa geçtiğinde takımda disiplinsizlik hakimdi. Tüm bu olumsuzlukların ardından başarısız sonuçlar kaçınılmazdı. Nitekim Ferguson ilk yılında Manchester’ı ancak 11. yapabildi. Zamanın Manchester yönetimi popülist davranmayarak Ferguson’a destek çıkıp bir başarı öyküsünün temellerini inşa etti.
İngiltere’ye bir göz attığımızda istikrarın Alex Ferguson’la sınırlı kalmadığını görebiliriz. 1905’te kurulan Chelsea’de 27, 1886’da kurulan Arsenal’de 24, 1892’de kurulan Liverpool’da 19 isim görev yapmış. 113 yıllık çınar West Ham United ise bugüne kadar yalnızca 12 isim eskitmiş. Üstelik West Ham 30 yıl aynı isimle, yani Syd King’le çalışarak kırılması güç bir rekorunda sahibi.
Ada’da İtalyan sistemi yok fakat futbolun her alanında lider olan İngilizlerin istikrarları var. Sonuç olarak ülke futbolumuza İtalyan modeli şart.
NOT: Bu yazının bir bölümü Ocak sayısı Futbol Extra ve FourFourTwo dergisilerinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder