22 Aralık 2009 Salı

19 YIL ÖNCE, 19 YIL SONRA



Birinci resim yaklaşık 19 yıl öncesine ait. Türkiye’de bir ikinci lig müsabakası. Yer İzmir Atatürk Stadı. Sezonun sondan bir önceki maçı olan Göztepe Karşıyaka maçına tam 80 bin futbolsever geliyor. Federasyonun kaynaklarına göre Türk topraklarındaki en fazla seyircinin bulunduğu maç Atatürk Olimpiyatı’ndaki Galatasaray Fenerbahçe derbisi. 73 bin futbolsever takip etmiş bu derbiyi. Resmi kaynaklara göre 1981’in Mayıs’ındaki Göztepe Karşıyaka maçını 60 bin kişi izlemiş. Fakat aradan kaynayanlarla birlikte bu rakam Guinness Rekorlar Kitabı’nca da 80 bin. Futbolun sadece futbol olduğu o dönemde bir ikinci lig maçını 80 bin kişi takip ediyor. Hem de geçen sezon Turkcell Süper Lig’in ortalaması 20 bin küsürken. The Guardian’a göre birinci liglerde oynanmayan en popüler maç.


İkinci resim 9 gün öncesine ait. Yer Şanlıurfa. 17 yılda biten GAP Arena stadı, hınca hınç dolu. 19 yıl önceki o özlenen tablonun bir benzeri. Hem de Şanlıurfa’da. Resmi kaynaklara göre 25 binin üzerinde taraftar gelmiş maça. Burası Türkiye tabi, resmi kaynaklarla gerçek birebir örtüşmüyor. Bunu teyit eden PFDK oldu. Şanlıurfaspor’a 1.500 lira ceza kesildi. Nedeni ise kapasite aşımı. Cezanın ardından Şanlıurfaspor yönetimi, 30 binin üzerinde taraftarın stada gelmesini teyit eden bu cezaya cevap olarak teşekkür mektubu gönderecekler.

19 yıl önce 80 bin kişinin geldiği maç Guinness Rekorlar Kitabı’na giriyor, The Guardian’da haber oluyor. 19 yıl sonra da Urfa’da fazla seyirci nedeniyle ceza kesiliyor. Kesilen ceza sembolik de olsa futbolsever olarak PFDK’ya teşekkürlerimi sunuyorum.

20 Aralık 2009 Pazar

KOPYALA YAPIŞTIR




Geçtiğimiz haftalarda Bülent Timurlenk, acetobalsamico’da bomba patlatmış, HaberTürk Gazetesi muhabiri de tongaya düşmüştü. O olayda tam bir copy paste vardı. Şimdiki kopyala yapıştır haberini gerçekleştiren ise İhlas Haber Ajansı.

Geçen hafta, Kocaelisporlu eski futbolcularla Bülent Uygun’un Doğu Kışla Park’ta, yardıma muhtaç çocuklarla maç yaptıklarını duyurmuştuk. Daha önceden gelecekler arasında Hakan Şükür ve Erdoğan Arıkan da vardı. Fakat Erdoğan Arıkan’ın Güney Afrika’daki işi uzayınca, bu ikiliyi göremedik Doğu Kışla’da. Gelmesi düşünülen isimlerden bir tanesi de FIFA eski hakemlerinden ve de eski MHK Başkanı Mustafa Çulcu’ydu. Fakat onun da çeşitli sebeplerden dolayı gelemediğini öğrendik. Fakat Emniyet Müdürlüğü tarafından dağıtılan basın bülteninde ve de maç öncesi anonslarda Mustafa Çulcu’nun adı geçti. Ancak Çulcu, sahada yoktu. İHA’nın gönderdiği muhabir, spor muhabiri olmadığından Mustafa Çulcu’yu tanımıyordu. Dolayısıyla ortaya resimdeki tablo çıktı. Çulcu sahada yoktu ancak haberde yer aldı. Peki kim hatalı?

18 Aralık 2009 Cuma

7 SORUDA BÜLENT UYGUN


Geçtiğimiz Cumartesi, Bülent Uygun’u ağırladı Doğu Kışla Park. Kocaeli Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumundaki korunmaya muhtaç çocuklar ile Kocaelispor’un efsane kadrosundan birkaç isim maç yaptılar. Maçta hakemliği Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu yaptı. Skorun önemi yoktur bu tip maçlarda. Zaten gazeteye de yazarken de skor belirtmedim.

Efsane kadronun bir kısmı halen Kocaeli’nde yaşadığından ilgi, Bülent Uygun’un üzerindeydi. Bir yandan maça ısındı, bir yandan da sorularımızı yanıtlamaya çalıştı kendileri. Konu Milli Takım olunca açtı ağzını yumdu gözünü. Diğer sorularaysa kısa kısa cevaplar verdi

Bu anlamlı günde yardıma muhtaç çocukları yalnız bırakmadınız. Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Öncelikle benim profesyonel olduğum kente hizmet etmek bununla birlikte de geleceğimiz olan o gençlerin daha güzel günler yaşayabilmesi ve onların daha mutlu olabilmesi için üretilen bu projede de destek olabilmek için buradayım. Mutluyum huzurluyum sonuna kadar onları kazanmak için varız. Zaten kazanılmaya değil onlara imkân verilmeye ihtiyaçları var. Bunlardan da bir tanesi genel anlamda futbol üzerine. Bu anlamda destek olmaya her zaman varız.

Milli Takım ile anılıyorsunuz, teklif gelmesi halinde çalışmayı düşünür müsünüz?
Milli Takımla adımızın anılması bizim adımıza mutluluk verici demek ki güzel şeyler başarmışız ki insanlar bizi oralara yakıştırıyor. Ama herhangi bir şekilde teklif gelmedi. Zaten Futbol Federasyonumuzun açıklamalarını biliyorsunuz bir yabancı hoca arayışı içerisindeler. Ve dolayısı ile biz onların bu düşüncesini saygıyla karşılıyoruz.

Yabancı hoca aranması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yabancı hocanın yanında yardımcı antrenör olarak çalışır mısınız?
Açıkçası benim beklentim onlardan kendi düşündüklerini hayal ettiklerini ve Avrupa Şampiyonası'nda onların hayalini gerçekleştirecek bir hocayı getiririz demelerini daha çok beklerdim ki, 14 bin antrenöre karşı rencide edici bir durum ortaya çıkmazdı.

Demek ki 14 bin antrenör buraya layık görülmüyor. Bu da bizim açımızdan çok üzüntü verici. Bugün Dünya 3.'sü olmuş Şenol Güneş gibi, Avrupa 3.'sü olmuş Fatih Terim gibi, Mustafa Denizli gibi hocalarımızla beraber, Ersun Yanal, Güvenç Kurtar, Samet Aybaba, Giray Bulak gibi çok kaliteli hocalarımızla yeni jenerasyondan ben olayım Ertuğrul Sağlam olsun Tolunay Kafkas, Ünal Karaman, Abdullah avcı veya aklıma gelmeyen bir sürü hocalar olsun bu ülkeye hizmet etmeye çalışıyoruz ve en güzel şekilde kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bu gün o Milli Takım herkesin her Türk insanının hayalidir. Dolayısıyla bir gün Allah bize orayı nasip ettiği zaman bizde alır o başarıyı yakalarız diye düşünüyorum.

Yabancı antrenörle başarının geleceğine inanıyor musunuz?
"Şu bir gerçek ki, Türkiye'ye Avrupa'da şampiyon olmuş birçok başarı kazanmış hocalar geldi. Ancak bekleneni veremediler, dolayısıyla Türk ekolünü tanımak Türk sistemini tanımak, Türk futbolcusunu tanımak çok daha bambaşka diye düşünüyorum. Türk futbolcusunun ekolü tamamen farklıdır. Gelebilecek bir yabancı hocanın da açıkçası ben çok fazla başarılı olabileceğini düşünmüyorum"

Şu aralar vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zamanımı kendi gelişimime harcıyorum. Sürekli yabancı maçları takip ediyorum. Oradaki sistemleri inceliyorum. Bunun yanında yabancı dilimi de geliştirmekteyim.

Kocaelispor’un durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kocaelispor, lig tarihi boyunca çeşitli başarılara imza atmış köklü bir kulüp. Şu anki bulunduğu konumu hak etmeyen bir takım Kocaelispor. Umarım kent el ele verip Kocaelispor’u bu durumdan kurtaracaktır.

Sivasspor’un durumu hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Sivasspor, sanırım henüz uyum sürecini atlatamadı. Kadro kalitesiyle en yakın zamanda bu süreci minimum kayıpla atlatacağını düşünüyorum.

10 Aralık 2009 Perşembe

HEYKELİ DİKİLECEK ADAM


İki yıl önce Spor Pazarlaması dersine giren hocam “Avrupa’da adı sanı duyulmamış gelecek vadeden bir Türk kaleci var, araştırın.” demişti. Yaptığımız taramalar sonucunda genç kalecinin Sinan Bolat olduğunu öğrenmiştik. Genk'te oynuyordu o zamanlar. Fenerbahçe ile anılıyordu ismi. O, Belçika'da kalmayı tercih etti. Şimdi de Liege'in kahramanı, Liege’de heykeli dikilecek adam. Geçtiğimiz sezon son haftaya Anderlehct ile Standart Liege aynı puanda girerler. Son hafta iki takımın kazanması halinde şampiyonu play-off belirleyecektir. Anderlehct son hafta kazanır. Standard Liege 1–0 öndedir. 90+2’de penaltı kazanır Liege’in rakibi. Sinan penaltıyı kurtarır ve daha sonra play-off ile şampiyonluk gelir. Ve dün gece… Hollanda şampiyonu Az Alkmaar 90+5’e girilirken 1–0 öndeydi. Futbol sahalarında ender rastlanan bir vaka belirdi ve Sinan kafayla meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu. Gol sonrası anonsör tam 23 kez Sinan diye bağırdı tribünlere.

Dün gece, Sinan’ın golüyle, Hollanda Şampiyonu’nun sonuncu olup elenmesine şahit olduk “Düşler Sahnesi”nde. Sezon başında, Şampiyonlar Ligi ön eleme maçlarında yine bir Hollanda takımı Twente, Lizbon’un kalecisinden gol yiyordu 90+5’te. Çöküşteki Hollanda futbolu çok çekiyor bu sezon kalecilerden.

9 Aralık 2009 Çarşamba

“BU PARA BİZİ BOZMASIN BE CENGİZ”



Slogan, Osman Sınav’ın “Ekmek Teknesi” dizisinden. Kadir Çöpdemir(Kirli) tarafından “Napolyonun öbür yüzü” karakterini canlandıran Peker Açıkalın’a söylenmiş söz. “Para insanı değiştirir” deyiminin kişileştirilmişi.

Geçtiğimiz ay, Avrupa’nın en genç ve en değerli 20 futbolcu listesi açıklandı. Listedeki tek Türk, Alman Milli takımını tercih eden Karaelmas kökenli hemşerim Mesut Özil. Turkcell Süper Lig’den hiçbir oyuncu yer almıyor bu listede. Zirvede Maradona’nın damadı Kun Agüero var. Değeri 50 milyon euro. Son sıradaki isim 19 yaşındaki Alman Thomas Müller. Ederi 9 milyon euro. Süper Lig'deki en değerli genç oyuncu Sercan Yıldırım’ın değeri 4 milyon euro gözüküyor transfermrkt.de adresinde. En iyi 20 sıralamasının sonuncusunun 5 milyon euro aşağısında.

Son zamanlarda twitter mağduru ünlüler kervanına facebook mağduru olarak çıkıyor Sercan karşımıza. Günübirlik eğlenmeye geldiği İstanbul’dan dönüşte spor arabasıyla 260 km hız yapıyor. Videoda 5 bin dolarına yarıştan söz ediliyor. Transfer sezonu boyunca manşetlerden inmeyen genç yıldız, bu olayla birlikte magazine malzeme oluyor. “Arabayı deniyorduk” deyip sıyrılıyor işin içinden. Dün bir haber daha düşüyor Sercan ile ilgili. Ehliyetinin olmadığı öğrenilmiş. Daha önce ehliyetsiz araç kullanmaktan bir kez de cezalandırılmış.

Basınımızın gece eğlenmelerini abarttığı gün gibi aşikâr. Ancak Sercan’ın yaptıkları affedilecek gibi değil. Ortada Batuhan’ın maç öncesi bara kaçıp eğlenmesi gibi takım içi disiplinsizliğe neden olan bir durum yok. Sercan’ın yapmış olduğu davranış yasalara göre düpedüz suç. Geçtiğimiz sezon golleriyle, transfer haberleriyle gündemi meşgul eden Sercan artık yok. Para Sercan’ı bozdu mu ne?

8 Aralık 2009 Salı

TOTAL FUTBOL'UN ALT YAPISI: SURİNAM



Kluivert, Davids, Hasseilbank, Seedorf, Van Hooijdonk… Ve Galatasaray teknik direktörü Frank Rijkaard. Kısacası Hollanda’daki siyahî futbolcular. Hepsinin ortak özelliği Surinamlı olmaları. Peki, nerede bu Surinam?

10 kişiye sordum ve 10 popüler cevap aldım. Surinam nerde diye. Ve 10 cevap da yanlıştı. Tahmincilerin 9’u Afrika, 1’i Asya dedi. Güney Amerika’da yer alıyor bu küçük sömürge ülkesi. 500 bin nüfusa sahipler. İlginçtir, nüfusun % 20’si Müslüman. Bağımsızlıklarını 1975’te elde etmişler Hollanda’dan. Fakat futbolu halen Portakalların sömürgesinde. Futbolcu yetişiyor fakat zamanında kurulmuş sistem sayesinde bu futbolcular kendilerini Hollanda’da buluyorlar. Tıpkı 1975 öncesinin değerli madenleri gibi. Federasyonlarının kuruluş tarihi 1920. Arjantin, Brezilya, Uruguay gibi takımlarla başa çıkamayacaklarını bildikleri için Kuzey Amerika gruplarında yer alıyorlar Dünya Kupası elemelerinde. Buna rağmen Dünya Kupasına katılamayacaklarının farkında olan Federasyon başkanı şanslarını CONCACAF’da denediklerini belirtiyor. Ancak bir şikayeti var. Vefa’nın yalnızca boza markası olmadığını söylüyor Hollanda’da top koşturan Surinamlılar’a. Bir tek Seedorf’un ülkesine sahip çıktığını iletiyor. Onu biz de biliyoruz. Ertem Şener vasıtasıyla.

7 Aralık 2009 Pazartesi

KAYIP ARANIYOR




Tam 276 gündür kayıp. Son olarak 7 Mart 2009'da Hacettepe'ye attı golünü. 24 Nisan'da 3 yıllık sözleşme yeniledi. Üç sezon oynadığı Fenerbahçe'de 55 golü var. Üç buçuk yıllık Beşiktaş kariyerinde ise 38 golü bulunuyor.  9 ay uzun bir süre. Kimler gol atmadıki bu süreçte. Toraman, Ekrem, İsmail, Ernst... Uzun süredir sahalarda görmediğimiz Holosko'nun bile 8 golü var bu süreçte. Bobo'nun 11. Beşiktaş'a ilk geldiği sezon da gol orucundaydı. Bulgaristan'daki CSKA Sofya maçında bozdu orucunu. Yarın bir başka CSKA'nın maçı var. Bakalım geri dönebilecek mi? Tabi kadroda yerini alabilirse.

5 Aralık 2009 Cumartesi

YAYIN HAKLARI VE SÜPER LİG



Muhtemelen bu ayın sonunda yapılacak yeni ihale. Tam 10 yıldır Digitürk’ten izledik annemizin ligini. 10 yıl boyunca 1 milyar dolar verdi kulüplere Digitürk. Geçtiğimiz yıl İngiltere Premier Lig ekipleri yayın ücretlerinden dolayı kazan kaldırmışlardı . Yayın haklarını ellerinde bulunduran kanal, kulüplere yılda 1,4 milyar euro veriyor. Dolar değil euro. Yani Digitürk’ün 10 yılda verdiğinin neredeyse 2 katını 1 yılda veriyor İngiliz yayın kuruluşu. Çin’de 200 milyon kişinin Premier Lig izlediğini bilenler için rakamlar normal gelebilir. Ürün kaliteli olunca rağbet görüyor. TV8 kanalı, Premier Lig'i Türkiye’de yayınlamak için 10 haftasına 75.000 bin euro verdi 4 yıl önce. Yani sezonu 285 bin euro. Şimdiki yayıncı kuruluş Digitürk 5 milyon dolara yayınlıyor Premier Lig maçlarını. Yayın gelirleri Fransa’da da havuz sistemiyle oluşturuluyor. Oradaki yıllık gelir 660 milyon euro. Yayın haklarını elinde bulunduran kanal Canal Plus. İspanya ve İtalya’da ise havuz sistemleri mevcut değil. Ancak oradaki gelirler de Süper Lig’in kat kat üzerinde. Almanya’da 500 milyon euroya denk geliyor TV gelirleri. Ancak Panzerlerin en büyük kaynakları sponsorluklar.

Ay sonu yapılacak ihalede 10 yılda kazanılan parayı 4 yılda kazanmayı hedefliyor Futbol Federasyonu. Eski yayıncı Digitürk’ün yanı sıra D-Smart, NTV ve Türk Telekom’un girmesi bekleniyor ihaleye. Yeni sistem futbol severleri üzeceğe benziyor. Artık maç özetlerini maçtan 45 dakika sonra değil, haftanın son maçının bitiminden 12 saat sonra izleyebileceğiz. Maç görüntüleri ancak Pazartesi gündüz 12’de kanalların ellerine ulaşacak.

İhaleye girecekler arasında bir kurum dikkat çekiyor. Türk Telekom. Yayın haklarını almaları halinde TRT maçları şifresiz yayınlayacak. Bu sezon Arjantin Ligi’nde olduğu gibi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de bu Güney Amerika ülkesini model aldıklarını söyledi. Ancak orada, şartların elverişsizliği ve de siyasetin futbola girmesi nedeniyle şifresiz yayınlanıyor maçlar. 7 Ağustos’ta başlaması gereken lig, takımların borçları nedeniyle başlayamıyor. Arjantin Futbol Federasyonu(AFA), tam 18 yıldır yayın haklarını elinde bulunduran kanala yılda verdiği 50 milyon euroyu arttırmasını talep ediyor. Yanıt olumsuz olunca, seçim arifesinde ülkenin kadın başkanı olaya müdahale ederek yayınları devlet televizyonu olan Kanal 7’ye veriyor. Maçların da şifresiz yayınlanacak olması da ülkemizdeki kömür dağıtma nedenleriyle birebir örtüşmekte. Yılda 110 milyon euro kazanacak kulüpler.

Ay sonundaki ihalelerde en zayıf halka NTV. Premier Lig’i kaybettikten sonra Almanya Bundesliga ile avunmaya çalıştılar. Fuat Akdağ ve spikerler Premier Ligi’ne özlemlerini saklayamadıklarını sık sık dile getirdiler. Kazanmalarını Ercan Taner’den dolayı isterim. Üst üste gelen vergi cezalarından dolayı Aydın Doğan’ın D-Smart’ının yayın ihalesinde ne yapacağını merak ediyorum. Kazanmalarını spikerlerinden dolayı ve de müşterilerine “keriz” yerine koyduklarından dolayı istemem. Türk Telekom ise kapalı kutu. Digitürk ise temennimiz.


4 Aralık 2009 Cuma

GRUPLAR BELİRLENDİ







Nihayet gruplar belli oldu. 2006'daki Arjantin, Hollanda, Sırbistan ve Fildişi takımlarının bir araya gelmesi gibi ölüm grubu olarak nitelendirilebilecek grup yok. Ancak yine de G Grubundaki Brezilya, Portekiz ve Fildişi üçlüsünün mücedelesi izlenmeye değer. Kura çekimi öncesi Fransa ile eski sömürgelerinden Cezayir'in aynı gruba düşmesini istiyordum olmadı. 2002'de Senegal ile oynadıkları maçın benzeri oynanabilir mi diye düşündüm.  2010 Afrika'nın futbol kalitesi açısından en berbat grubuna düştü Fransızlar. Grubuna düştü demek yanlış olur, o grubun oluşumuna katkı sağladılar. Güney Afrika, Meksika ve Uruguay, Fransızların rakipleri. Meksika eski gücünden uzak. Uruguay'ın nasıl dünya kupasını katıldığını gördük. Umarım 2006'dan uzak bir Dünya Kupası izleriz. Favorim İspanya. Gönlüm Arjantin ve Cezayir'den yana.

KRALDAN ÇOK KRALCI




Avusturya Vien-Athletic Bilbao UEFA Avrupa Ligi mücadelesinde ev sahibi takımın taraftarları 0-2’den sonra sahaya girdi. Tıpkı üç hafta önceki Hodri Meydan’ın yaptığı gibi. İkinci yarının başında tepkiler hakemeydi. Sahaya yağan meşalelere rağmen devam etti maç. Şiddetin boyutu ilerleyen dakikalarda değişti. Basklılara karşı Franco posterleri ve Franco lehine tezahüratlar… Taraftarların sahaya girmesi nedeniyle 20 dakika durdu oyun.

Gerek renkleriyle, gerek yönetim anlayışıyla, gerekse tarihiyle Avusturya’nın Real Madrid’ididir Viyana takımı. Federasyon, medyanın ve hükümetin destekçisi olduğu bu şımartılmış çocuklar, elbette sıkı Real Madridli olduğu için yapmadılar Franco tezahüratlarını. Amaç Basklı Bilbaolular’ı kızdırmaktı. Zamanında Naziler nedeniyle kapanma noktasına gelen, birçok yıldız oyuncularını kaybeden takımın taraftarları yaptı bunu…

2 Aralık 2009 Çarşamba

YENİDEN FOURFOURTWO



Daha önce 4 kez yer vermişlerdi yazıma. Şimdiki Aralık sayısı sayfa 8'de.1984'ten 2004'e kadar düzenlenen Avrupa Şampiyonaları toplarının koleksiyonunu gönderecekler. Evimin en güzel köşesinde sergileyeceğim.
İŞTE O YAZI:

“ÇOK”UZ AMA “YOK”UZ
Biz kimiz? Biz hemen her turnuvaya katılan Almanya, İngiltere, İspanya değiliz. Biz kimiz? Biz, Dünya Kupası’na yalnızca 2, Avrupa Kupası’na da 3 kez katılabilmiş bir ülkeyiz. Öncelikle kimliğimizi irdelemekte fayda var. Afrika’ya neden gidemediğimiz sorusu her Milli maç aralarında ve de turnuva başladığı zaman gündemde yer bulacaktır. Her problemin olduğu gibi bizi başarıya götürecek sorunun cevabı da “nasıl” sorusunu sorabilmektir. Lisanslı futbolcu sayımız 225 bin. Almanya’daki Türk Lisanslı futbolcu sayısı 250 bin. Almanların 3 Milyon Türk’ten çıkardığı futbolcu sayısı kadar biz, 70 milyondan çıkaramıyoruz. Süper Lig’de top koşturan futbolcularımızın %15’inin de Alman kökenli olması bu tablonun en somut örneği. Lisanslı futbolcu sayısı sıralamasında kendimize ancak 20. sırada yer bulabilmişiz. Listenin başını 6,5 milyon’la Almanlar çekiyor. Bugün 10 milyonluk Portekiz Dünya futbolunda söz sahibi olabiliyorsa, 16 milyonluk Hollanda dünyada “Total Futbol”un öncüsü olabiliyorsa yerli mi yabancı mı sorusunun pek bir anlamı kalmıyor. Peki, biz kimiz? Biz; çokuz ama yokuz...

MANCHESTER UNİTED, SIR ALEX FERGUSON VE TÜRK TAKIMLARI



Manchester - Beşiktaş maçını izlemeyen birisine “Beşiktaş, Old Trafford’dan 5-0 mağlubiyetle ayrıldı” deseydiniz muhtemelen şaşırmazdı. Böyle bir olasılığın varlığına rağmen Old Trafford’dan galibiyetle dönmek başarıdır diğer büyük takım tafartarlarınca küçümsense de. Ağız ishalinden muzdarip birkaç internet sosyali, forumlarda “ne var bunda biz de yendik” gibi ucuz söylemler sarf ediyorlar.


Evet, Türk takımlarıyla her eşleşmeden illa ki bir zarar uğruyor Kırmızı Şeytanlar. Tarih 1993. Yer Old Trafford. Galatasaray erken yıkıma uğramaya başladığı maçı bırakmıyor ve 3–3 berabere kalıyor. Elbette beklenmedik bir beraberlikti bu. Türk yöneticiler arasında doruktaki adam Şenez Erzik bile Old Trafford yerine Camp Nou’yu tercih ediyordu Barcelona maçı için. O derece umutsuzdu ki Camp Nou’da kendisine maçın sonucu geldiğinde emin olamıyordu. 3-3’ün rövanşında Ali Sami Yen’deki maç 0–0 bitiyor, Galatasaray adını “rüyalar tiyatrosu”na yazdırıyordu. Dünya devi Manchester elenmişti. UEFA bile Kırmızı Şeytanların kış aylarına girmeden Avrupa Kupalarından elenmesini kabullenemiyordu ki formül üretti. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elenen takımlara UEFA Kupası yolu açılmıştı. O dönemde takımın başında Sir Alex Ferguson vardı. Tarihler 1996’yı gösterdiğinde bu sefer sahneye Boliç çıkıyordu. O tarihi şutu değil Scmicheal, tüm Michealler gelseydi kurtaramazdı Ümit Aktan’a göre. O golle 40 yıl sonra evinde kaybediyordu Cantona ve arkadaşları. Takımın başındaki isim Sir Alex Ferguson’du. 2004 Aralık’ında Şampiyonlar Ligi’ndeki en ağır mağlubiyetlerinden birini Şükrü Saraçoğlu’nda alıyordu Kırmızılar. Bu sefer Ronaldo ve arkadaşları olarak. Kahramansa Avrupa’da ilk Hat-trick yapan Tuncay Şanlı’ydı. Takımın başındaki isim yine Sir Alex Ferguson’du. Tıpkı 23 yıldır olduğu gibi. Ve tarihler 25 Kasım 2009, yer yine Old Trafford. Kahraman ise Şampiyonlar Ligi tarihinde tek galibiyeti bulunan Beşiktaş. Ne ilginçtir ki o tek galibiyet de İngiltere’den geldi. Manchester United’ın başında yine ağzındaki sakızıyla Sir Alex Ferguson vardı.

Bu zaferlerin ortak özelliği, Manchester United'a karşı kazanılmış olmaları. Değişik teknik adamlarla ulaştık bu zaferlere. Ancak bu maçlarda değişmeyen tek şey vardı. O da Ferguson. Manchester’a geldiğinden bu yana 23 yılda toplam 92 teknik direktör değiştirmiş 4 büyükler. Şimdi hangi takımımızın Manchester zaferi daha iyi sorusunun bir anlamı var mı?